11 Şubat 2025

alacam haber sitesi

alacam haberler

Barış İçin Toplumsal Girişim: Sürece tüm kesimler müdahil olmalı

Aydın, yazar, akademisyen ve siyasetçilerin oluşturduğu Barış İçin Toplumsal Girişim, gerçek ve kalıcı barışın sağlanması için müzakere sürecinin ivedilikle başlaması çağrısı yaptı.

Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir biçimde çözülmesi için aydın, yazar, akademisyen ve siyasetçilerin oluşturduğu Barış İçin Toplumsal Girişim, gerçek ve kalıcı bir barışın sağlanması için müzakere sürecinin ivedilikle başlaması çağrısı yaptı.

Barış ve Kürt sorunu konusunda 27 Aralık 2024 tarihinde 1045 kişi tarafından imzalanan bir basın açıklaması yaptıklarını hatırlatan girişim üyeleri, açıklamada, barış içinde yaşamanın bir insan hakkı olduğunu, Kürt sorununun barışçı çözümünün Türkiye’de toplumsal ve siyasal barışı sağlayacağını, Kürt sorununun ancak demokrasi ve insan hakları temelinde çözülebileceğini vurguladıklarını belirtti.

Türkiye’de o günden bu yana önemli gelişmeler meydana geldiği belirtilen açıklamada, “Siyasal iktidar toplumda gerilimi artıran ve demokrasiyle bağdaşmayan bir dizi baskıcı önlemi yargı eliyle uygulamaya koydu. Basın mensupları, sanatçılar, muhalif siyasetçiler, yerel yöneticiler hukuka aykırı olarak tutuklandılar. Seçilmiş yerel yöneticiler yerine kayyumlar atandı. Bu uygulamaların amacı topluma korku salarak toplumu kontrol etmekti” denildi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısının ardından DEM Parti Milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in İmralı’ya yaptığı iki ziyaretin de hatırlatıldığı açıklamada, “Şimdi Abdullah Öcalan’ın bir çağrı yapması bekleniyor” denildi.

“Kürt sorununun ortaya çıkışının en önemli nedeni demokrasi eksikliğidir” değerlendirmesi yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Siyasal iktidar anti-demokratik, temel hak ve özgürlükleri ihlal eden önlemlerle siyasal alanı daraltır ve baskı altında tutarken Kürt açılımı girişiminde bulunması bir çelişkidir.

Yukarıdaki tablodan anlaşılan, iktidar bloku Kürt sorununu, silahların bırakılmasına indirgeyerek Türkiye’de giderek büyüyen demokrasi, insan hakları, hukuk devleti sorunlarından bağımsız olarak görmektedir. Bu bakış açısı, Kürt sorununa barışçı bir çözüm bulunması önündeki en büyük engeldir. Unutmamak gerekir ki, Kürt sorununun ortaya çıkışının en önemli nedeni demokrasi eksikliğidir.”

‘YENİ BİR SAYFA AÇILMALI’

Çözüm önerilerinin de sıralandığı ve çözümün adresi olarak TBMM’nin gösterildiği açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

Sorunun çözümü de Türkiye’de demokrasi, insan haklarına, hukuk devletine, kaynak ve gelirlerin bölüşümünün emekçiler ve yoksullar lehine yeniden düzenlenmesine dayalı yapısal bir değişikliğin gerçekleştirilmesine bağlıdır. Soruna barışçı bir yaklaşım yerine güvenlikçi bir yaklaşımın doğurduğu şiddetin egemen olması, toplumda kutuplaşmaya, ötekileştirmeye, yabancılaşmaya yol açmaktadır. Sorunu doğuran nedenleri ortadan kaldırmadan sadece sonucu ortadan kaldırmak, bir süre sonra aynı nedenlerle aynı sonucun doğmasına yol açacaktır.

Barış İçin Toplumsal Girişim olarak, şiddete son verilmesini ve barışçı bir çözüm bulunması amacıyla eski söylemlerin bir yana bırakıldığı, yeni yaklaşımlara yer açıldığı bir müzakere sürecinin başlamasını istiyoruz. Bütün aktörlerin bu yolda çaba göstermesi gerektiğine inanıyoruz.

Kürt sorununun çözümü için çoğulcu demokrasiyi temel alan yeni bir sayfanın açılmasının, müzakere masasına oturulmasının zamanı gelmiştir. Böyle bir masanın kurulacağı en uygun yerin TBMM olduğu düşüncesindeyiz.

Masaya oturan görüşmeciler ideoloji ve kültür farklılıklarını aşıp soruna barışçı bir çözüm bulmak hedefini gerçekleştirme yönünde çaba gösterecek olgunluğa ve cesarete sahip olmalıdır. Müzakerelerde taraflar endişe duydukları konuları, neleri kabul edemeyeceklerini birbirlerine açıklıkla anlatmalı ve bu endişeleri giderecek çözüm önerilerini müzakere masasına getirmelidir.

Müzakereler sivil toplum temsilcilerinin de katılmasıyla saydam olarak yürütülmeli ve sivil toplum aracılığıyla toplumsal destek sağlanmalıdır.

İmralı Adası’nda tutulan Abdullah Öcalan hem iktidar hem de Kürt kesimi tarafından muhatap olarak kabul edildiğine göre, taraflar arasındaki müzakerelerin kolaylaşması ve toplumun yeterince bilgi sahibi olabilmesi için Abdullah Öcalan’ın koşulları AİHM kararları da gözetilerek yeniden düzenlenmelidir.

Ancak bu yeterli değildir. Kürt sorununun dış siyasal gelişmelerden de etkilendiği bir gerçektir. O nedenle sorunu bir bütün olarak ele almanın ve komşu ülkelerdeki Kürtlerle, ülkenin toprak bütünlüğüne saygılı, karşılıklı yarar ve dayanışmaya dayalı siyasal, ekonomik ilişkiler kurmanın gerektiğine inanıyoruz.

Barışçı bir siyaset izlenmesi, kadınların eşit yaşam hakları ve can güvenliği, Aleviler başta olmak üzere Suriye’de tehdit altında bulunan etnik ve dinsel grupların haklarının ve varlıklarının korunması açısından da hayatidir.

‘MÜZAKERE SÜRECİ BAŞLATILMALI’

Bu düşüncelerden hareketle, öncelikle bütün siyasal partilere, gerçek ve kalıcı bir barışı sağlamak amacıyla, yukarıda belirtilen hususları da dikkate alarak bir müzakere sürecini başlatmaları çağrısında bulunuyoruz.

Barış ve demokrasi talebinin birbirinden ayrılmaz biçimde iç içe geçtiği bu koşullarda konuyu sadece iktidarın inisiyatifine bırakmak, haklı kaygılarla da olsa demokrasi ve barış için birçok olanak barındıran bu sürecin dışında kalmak doğru değildir. Barış ve demokrasiden yana tüm toplum kesimleri hepimizin hayatını ve geleceğini ilgilendiren gelişmelerin olduğu bu sürece bütün imkânlarıyla müdahil olmalı barış ve demokrasi talebini yükseltmelidir.”

(HABER MERKEZİ)

Diyarbakır escort
mardin escort
bursa escort bayan
adana escort bayan
izmir escort bayan
ekmel ekmel